İbni Sina (980-1037), çok küçük yaşta okuma ve öğrenme faaliyetlerine başlamış, gece gündüz sürekli okurdu. 10 yaşına bastığında birçok bilim dalında pek çok şeyi öğrenmişti. Bir kitabında şöyle der: “Geceleri hep okumakla ve yazmakla meşgul oldum. Uyku bastıracak olsa bir bardak bir şey içip açılıyor, yeniden çalışmaya koyuluyordum. Yazdığı “El Kanun Fi’t Tıp” isimli kitabı 600 sene, batı dünyasında ders kitabı olarak okutulmuştur.
İbn Teymiyye (1263-1328), beline kadar uzanan örgülü saçları ile gece kitap okumaya başlamadan önce saç örgüsünün bir ucunu arkasında bulunan çivilere asardı.
Abdurahman İbn Cevzi (H. 508- 597), tedris, telif ve fetva ile dolu dolu yaşadığı ömrünün tek anını bile boşa geçirmemiştir. Bazısı 20 cildi bulan 340’dan fazla eser vererek kitap yazmadık hiçbir ilim dalı bırakmamıştır. Öyleki yazmış olduğu eserlerinin toplamı ömrünün günlerine bölündüğünde bir güne 4 defter (forma- 16 sayfa) düşüyordu. Bir yılda yazdıkları 50-60 cildi bulmaktaydı.
Eserleri Avrupa’da okutulan Endülüslü büyük filozof İbn-i Rüşd (1126-1198); devamlı kitap okurdu. Kitap okumadan geçen yalnız iki gecesi vardı. Biri evlendiği, diğeri de babası vefat ettiği gece.
Fatih Sultan Mehmet’in (1432-1481): çocukluktan başlayan büyük bir okuma tutkusu vardı. Arapça ve Farsçanın yanı sıra Latince, Yunanca, Slavca ve İbranice’yi de öğrenen Fatih Sultan Mehmet bazen sabaha kadar okur, okuduklarını not alır, onlardan yararlanarak planlar yapardı.Fetih olayındaki en büyük payı da bu “okuma sevdası” dır.
Yavuz Sultan Selim (1470-1520); bazı geceler sabahlara kadar kitap okurdu. Gündüzleri ise genellikle 7-8 saatini okumaya ayırırdı. Mısır seferine giderken beraberinde üç katır yükü kitap götürmüştü. Yavuz Sultan Selim için şu söylenmiştir: “ Onun elinden kitap hiç eksik olmazdı. Uykuya ve yemeğe rağbet etmezdi. Günde bir defa yemek yerdi.”
Katip Çelebi (1609-1657), “Mumlar tükenir, güneş doğar, ben hala okurdum. Gözüme uyku girmezdi.”
Seyyid Kutup (1906-1966), ortalama günde 10 saat okurdu. 40 senesini okumakla geçirmiştir.
Ömer Nasuhi Bilmen (1884-1972), diyor ki, küçük yaşlarda elime geçen eserleri bir gecede okuyup bitirirdim. Gözlerim kan çanağına döner, sıhhatim bozulurdu. Annem gecenin geç saatlerinde yanıma gelir, islenmiş lambanın canlarını siler, bazen de “artık yeter, yat!” diye üflerdi.